DOLAR 32,5975 0.37%
EURO 34,7950 0.16%
ALTIN 2.498,180,57
BITCOIN 21008585,28%
İstanbul
13°

HAFİF YAĞMUR

02:00

İMSAK'A KALAN SÜRE

admin

admin

14 Mart 2024 Perşembe

Naci Görür, İstanbul’da beklenen depremin büyüklüğünü açıkladı

Naci Görür, İstanbul’da beklenen depremin büyüklüğünü açıkladı
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Deprem uzmanı Prof. Dr. Naci Görür, TGRT Haber’de Medya Kritik programında muhtemel Marmara depremi ile ilgili dikkat çeken açıklamalarda bulundu. Prof. Dr. Naci Görür, “1766 yılında 3 ay arayla fay hatları kırılmış, dolayısıyla İstanbul’da 3 ay arayla 7 ve 7’nin üzerinde iki depremle karşı karşıya kalmıştır. Bu oldukça tehlikeli bir konudur. Fay hatlarının ikisi birden kırılırsa, 7.5 ve 7.6’ya kadar çıkma ihtimali var. Bu tehlike karşılığında 1999 yılından bu yana yapılan araştırmalarda, depremler ve depremlerin neden olabileceği olaylar, İstanbul’un nasıl tepki vereceği, nerelerde çaresiz kalacağı, en fazla kayıpların nasıl olacağı uzun zamandır çalışılıyor. Şahsen benim başkanlığımda, bütün Marmara Bölgesi’nde 8 tane uluslararası gemiyle, Türk gemisi de içlerinde var. Bu çalışmaları yaptık. İstanbul’un neresinin zafiyet içerisinde olacağını, zayıf karnımızın neler olduğunu, hangi bölgeler olduğu biliniyor. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı umarım ki, kenti depreme hazırlamak için gerekenleri yapacaktır. Bu gerekenlerin arasında da kentin, bileşenleri vardır. Kent depreme rastgele hazırlanmaz. Bugünkü siyasilerin, önemli bir kısmının düşündüğü gibi İstanbul’u depreme hazırlamak deyince, hemen akıllarına yapı stoku geliyor. Yapı stokunun gelmesinin de nedenleri var. İnşaat, güzel binalar yapılıyor. Halk memnun, müteahhit memnun, belediye başkanı memnun. Elbette güzel, kentin yapı stokunu yenilemek deprem için de iyidir. Zararı azaltır. Ama İstanbul’u sade yapı stokuyla depreme hazırlamak mümkün değil. Kentin bütün bileşenlerini, halkı, alt yapıyı, yapı stokunu, ekosistem ve çevreyi, ekonomiyi aynı anda bütünleşik olarak depreme hazırlarsanız, kenti depreme hazırlamış olursunuz” dedi.Prof. Dr. Naci Görür ‘düşmanımızı tanımalıyız’ diyerek uyardı: Deprem işini halletmezsek tarihin çöplüğüne atılır, gideriz.“İSTANBUL BÜYÜKŞEHİR BELEDİYE BAŞKAN ADAYLARI DEPREMİ CİDDİYE ALIYORLAR”Bir belediye başkan adayının ekibinde ben yer almadığını ifade eden Prof. Dr. Naci Görür, “Benimle hemen hemen bütün belediye başkanı adayları görüştüler. Muhalefet, ana muhalefet ve iktidar partisinde olanlar da dahil. Kimi danışmanlık, kimi birlikte çalışmayı teklif etti. Ben bir bilim adamıyım. Dolayısıyla siyaset üstü kalma gibi bir zorunluluğum var. Benim sesimin herkese ulaşması lazım. Hangisi olursa olsun her birine, ‘benim bilgime ihtiyaçları varsa tüm bilgilerimi vermeye hazırım’. İstanbul’da da değil farklı şehirlerden de beni çağırıyorlar. Ben Türkiye’nin hemen hemen çoğu yerine gidiyorum. Bir kenti nasıl dirençli yaparız onu anlatıyorum. Zaten çözüm de deprem dirençli kentlere sahip olmak. Sağlam kentler kurmak için uğraşılmalı, vitrin siyaseti yapılmamalı. Bu dönemde başkan adayları depremi ciddiye alıyorlar. Bu seçimde beni en çok da memnun eden şey bu. Eskiden bu kadar değillerdi. İşin ciddiyetle sürdürülmesi lazım” ifadelerini kullandı.“İSTANBUL BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ VE MERKEZİ HÜKÜMET ARASINDA UYUM YOK” Siyasetin bir tarafa bırakılarak deprem çalışmalarının yapılması gerektiğini vurgulayan Görür, “İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve merkezi hükümet arasında uyumlu bir çalışma yürütülmüyor. Bütün dünyada İstanbul gibi büyük bir kenti, iki güç bir arada olmak suretiyle hazırlayabilir. Burada artık siyaset, farklı parti, bizden, sizden diye bir şey düşünülmemesi lazım. İnsanlarımızın can güvenliği önemli. Nihayetinde milyonlarca insan yaşıyor. Koca İstanbul’u deprem dirençli şekilde İBB tek başına yapamaz. Hükümette, belediye olmadan yapamaz. Dolayısıyla bu konularda siyaset keşke bir tarafa bırakılabilse ve güç birliği yapılsa. İBB ve merkezi hükümet arasında hiç birlikte hareket etme yok. İBB’nin yaptığı KİPTAŞ var, onun da belirli bir bütçesi var. Ben hep, ‘neden KİPTAŞ ile AFAD birlikte çalışmıyor’ diye düşündüm. Bu halka güven verecektir. Bunu şimdilik göremiyorum ama belediye başkanlarının da işi ciddiye aldığı da bir gerçek. Söylemleri de ortadadır. İmamoğlu, İstanbul’un en büyük sorununun deprem olduğunu sürekli söylüyor. Aynı şekilde Murat Kurum da onları söylüyor. Halkı ikna etmeye çalışıyor. Ben söylemlerde bir sorun görmüyorum. Dedikleri yapılırsa, İstanbul deprem açısından çok şey kazanacaktır” şeklinde konuştu.Haberin DevamıGözden KaçmasınProf. Dr. Naci Görür’den 7 ve üzeri deprem uyarısı! ‘Alüvyonun bulunduğu yerlerde şansınız yok’Haberi görüntüle“BİZİM DERHAL DEPREM DİRENÇLİ KENTLERE YÖNELMEMİZ LAZIM” Deprem dirençli kentlere yönelmek gerektiğini söyleyen Görür, “Japonya’da geçtiğimiz günlerde 7.6 büyüklüğünde deprem oldu ve 120 kişi tesadüfen öldü. Biz her depremde 20 bin, 50 bin civarında ölüm veremeyiz. Bu dünyanın yadırgadığı bir durum ve bu bize yakışmıyor. Siyasilerin ‘beka meselesi’ dediği şeyleri anlamıyorum. Esas beka meselesi depremdir. Biz bu asrı nasıl çıkaracağız. Bizim derhal deprem dirençli kentlere yönelmemiz lazım. Yapacak her şeyimiz de var. Siyasi bir irade istiyorum. Siyaset üstü davranacak. Yasayı çıkarak, bakanlık bile siyaset üstü olacak. Biz 10 – 15 senede ülkeyi deprem dirençli hale getirebiliriz. Marmara Bölgesi’nde daha çok korkuyorum. Sebebi de, GAYRİ Milli Safi Hasıla’nın yaklaşık yüzde 60’ını Marmara Bölgesi tedarik ediyor. Bu bölge de ekonominin çarkları, Güneydoğu Bölgesi’ndeki gibi durursa, Türkiye diz üstü çöker. Türkiye’nin bırakın ekonomik bağımsızlığını, siyasi bağımsızlığını bile tartışır duruma geliriz” diye konuştu.“TARİHTE MARMARA’DA FARKLI BÜYÜKLÜKTE DEPREMLER OLMUŞ Kİ YİNE OLACAK” Marmara Bölgesi’nde depremin olacağına dair belirtiler bulunduğunu ifade eden Prof. Dr. Naci Görür, “Karadan geçen ayrı ayrı fay hattı yok. Deniz içinden Körfez’den giren ve Tekirdağ’dan çıkan, uzunluğu 160 kilometre olan Kuzey Anadolu Fayı’nın Kuzey kolu var. Deprem tam burada. İstanbul’u karadan büyük ölçüde etkileyecek faylar yok. Kimi depremciler-yer bilimciler fay tartışması yapıyor. Çok merak ediyorsan bilimsel araştırmayı yap kardeşim. Halkın huzuruna çıkıp fayı konuşuyor. Biz bir şey biliyoruz ki, tarihte Marmara’da belli büyüklükte depremler olmuş ki yine olacak. Olacağına dair belirtiler de var. 1999 depremi oldu ve 1912’de de Şarköy depremi oldu. 1766’dan beri Gölcük ile Şarköy arasında deprem olmadı. Biz buna ‘deprem boşluğu’ deriz. Jeoloji de bir kural var. Bir yerde deprem boşluğu varsa, o boşluk doldurulmak zorundadır. Bu kadar belirginken bu arkadaşların bu konuşmalarını yapmasını anlamıyorum. Biz bir depremi bekliyoruz” dedi.”MARMARA’DA 7 VE ÜZERİNDE DEPREM OLMA İHTİMALİ YÜZDE 47”İstanbul’un uzatmaları oynadığını söyleyen Görür, “6 sene içinde artı-eksi olarak, 10 sene içinde deprem olması bekleniyor. Biz uzatmaları oynuyoruz. Çok fazla bekleyecek durum yok. Marmara’da 7 ve üzerinde deprem olma ihtimali yüzde 47. Bizim deprem öncesinde ve sonrasında neler yapmamız gerektiğini konuşmalıyız. İş ‘yat-çök-kapan’dan ibaret değil. Bunun ötesine gitmek lazım. Vatandaş önce oturduğu yer, deprem dirençli mi diye ölçtürecek. Kiminle görüşmesi gerektiğini bilecek. Belediyeler ve bakanlıkta bu hizmeti verecek. Vatandaşlar ve devlet el ele verip bunun üstesinden gelmelidir. Depreme hazır olmanın en önemli bileşeni biri halktır. Bir halkı deprem bilinçli, deprem kültürlü, deprem anlayışlı yapılmadığı sürece kent depreme hazırlanmaz. Belediye başkanları arkasını döndüğü zaman, halk 10 tane kaçak bina yapar. 15 tane de kaçak balkon yapar. 3 tane kat yapar. Filizleri bırakır, yarın kızım evlenecek ona ev yaparım diye düşünür. Seçim geçer, 4. katı da çıkar. Bunu kötülüğünden yapmıyorlar. Bilmiyorlar, anlamıyorlar. Zararın oradan geleceğini düşünmüyor. Şu an İstanbul’da deprem olsa, 11 ilin toplamından daha fazla can ve mal kaybı olur. İstanbul depreminde 50 binden fazla can kaybı olabilir. İleri teknolojik toplumları olanlar bu depremlerde fazla ölüm verenleri geri kalmış olarak görüyor. O toplumda muhakkak bir sorun var diye düşünüyorlar. Bir ölçü de haklı olabilirler. Kendi insanımız, çoluk çocuğumuzu korumamız lazım. Bir kenti deprem bilincinde, kültüründe ve depreme dayanıklı, bütün bileşenleriyle yaparsan, o kent ileriye dönük gelişerek gider. Bu faylar 13 milyon senedir deprem üretiyor ve milyonlarca yıl da üretecek. Bu bitti diyeceğimiz bir olay değil” ifadelerinin kullandı.“İNSANLARI İSTANBUL’DAN, ANADOLU’YA GİTMEYE TEŞVİK EDECEKSİN”Devletin deprem projesi hakkında konuşan Naci Görür, “Celal Şengör, dahilik ve deha arasında düşünce tarzı olan bir bilim insanı. Celal öyle ülkeyi, terk etmez. Zaten isteseydi yurtdışında olabilirdi. Şimdiye kadar giderdi. Zaten ‘İstanbul’dan gideceğim’ derken Çanakkale’den bahsediyor. İstanbul’da nüfus artarsa depremde daha fazla can kaybı olarak geri döner. İstanbul’da 600 bin bina yapacaksanız, 600 bin binayı da yıkacaksın. Yeşil alana dönüştüreceksin. Deprem toplanma alanını dönüştürülmesi lazım. İstanbul’da bina yapmayacaksın, İstanbul’da nüfusu azaltacaksın. Mümkünse insanları İstanbul’dan, Anadolu’ya gitmeye teşvik edeceksin ve destek vereceksin. Sanayiyi İstanbul’dan seyreltip, Anadolu’ya taşıyacaksın. Vatandaş iş, aş ve yer bulsa gidecek. Devletin en büyük projesi bu olmalı. Afetle de belli ölçüde mücadele ediyoruz. Vatandaş 30 sene sonrasını düşünemeyebilir ama devlet düşünmelidir” dedi.İSTANBUL’DA EN FAZLA DEPREMDEN ETKİLENECEK İLÇELERTürkiye’nin her yeri deprem kuşaklarıyla dolu olduğunu aktaran Prof. Dr. Naci Görür, “ Zamandan bağımsız, gün gelecek bir kalktığımız zaman insanlarımız bununla karşı karşıya kalabilir. Dolayısıyla insanlarımızın korkması değil, bir ayağa kalkması lazım. Bilinçlenmesi gerekiyor. Sahalara gelince, Avrupa Yakası’ndan özellikle kıyıdan 10 kilometre içerisindeki şeritte ve Silivri’ye kadar olan alan, depremde en fazla kayıp veren yerler olacaktır. Anadolu Yakası’nda ise kıyıdan başlayıp ve o 10 kilometrelik kuşak dolgu alanları etkilenecektir. 1999 depremi olduğunda bazı bölgelere gittik ve belediye başkanlarına ‘imar ve iskan vermeyin’ diye yalvardık. Zemin bozuk, sıvılaşma var. Nüfusu arttırmayın dedik. Tuzla ve çevresi, Kartal, Maltepe, Kadıköy’ün denize yakın alanları etkilenebilir. Kuzeye doğru gittikçe fazla bir sorun yok. Şöyle bir genelleme geçerli olabilir. Haritayı gözünüzün önüne koyun, ikinci boğaz köprüsüne paralel sağa sola çizgi çizin. Bu eğrinin güneyindeki alanlar depremden daha fazla etkileneceklerdir. Kuzey’inde yer alanlar ise görece daha az etkilenecektir. 7.2 ile 7.6 arasında deprem olacaktır ve bunlardan etkileneceklerdir. 1999 yılından beri bağırıyoruz, bizi kimse ciddiye almadı. Daha yeni yeni siyasetçiler bizi dinlemeye başladı” şeklinde konuştu.

Devamını Oku

Edanur Çoban, eski sevgilisi tarafından öldürülmüştü! Acılı baba: 1 saatten fazla sırtındaki çantada tüfek ile kızımı bekliyor

Edanur Çoban, eski sevgilisi tarafından öldürülmüştü! Acılı baba: 1 saatten fazla sırtındaki çantada tüfek ile kızımı bekliyor
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Olay, geçen yıl 13 Eylül’de saat 22.30 sıralarında Melikgazi ilçesi Anbar Mahallesi’nde meydana geldi. Restoranda garson olarak çalışan Edanur Çoban, iş çıkışı evine gittiği sırada arkasından gelen eski sevgilisi Gökhan Çatbaş’ın silahlı saldırısına uğradı. Çoban, pompalı tüfekle açılan ateşle yere yığılırken, Çatbaş kaçtı. Çoban hayatını kaybetti, kaçan şüpheli Nevşehir’in Avanos ilçesi girişinde yakalanıp, tutuklandı.Ceza İnfaz ve Güvenlik Hizmetleri Bölümü’nü kazanan, üniversite eğitimi için restoranda garsonluk yapıp, harçlık biriktirdiği belirtilen Çoban, memleketi Nevşehir’in Kozaklı ilçesinde toprağa verildi. Gökhan Çatbaş hakkında ‘kadına karşı kasten öldürme’ suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis istemi ile dava açıldı.”DİYECEĞİM BİR ŞEY YOK” Kayseri 2’nci Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davanın ikincisi duruşmasına, sanık Çatbaş, SEGBİS aracılığı ile katıldı. Edanur’un annesi Tuğba, babası Akın Çoban ile avukatları da salonda hazır bulundu. Duruşmayı Kayseri Baro Başkanı Ali Köse ile bazı kadın derneklerinin avukatları da takip etti.Duruşmada savunma yapan Gökhan Çatbaş, “Diyeceğim bir şey yok, beraatimi istiyorum” dedi.Edanur’un annesi Tuğba Çoban ise “Bittim, Allah bu dünyada hapishaneden, öbür dünyada cehennemden çıkartmasın” diye konuştu. “İDAM CEZASI YOKSA EN AĞIR CEZAYI İSTİYORUM” Edanur’un babası Akın Çoban da “Şahıs ilk duruşmada akli dengesinin yerinde olmadığını söylüyor ama internetten araştırma yapıp, ne kadar ceza alacağını hesaplamış. Himmetdede’den Avanos’a nasıl gideceğini öğrenmiş. Bir de olaydan önce alkol almış sonra da abdest alıp, namaz kılmış. Gerçekten hasta olan biri, bu kadar şeyi düşünebilir mi? Bu şahıs, 1 saatten fazla sırtındaki çantada, tüfek ile kızımı bekliyor. İnsan sevdiğine çiçekle mi gider, tüfekle mi? İdam cezası yoksa en ağır cezayı istiyorum” dedi.Mahkeme heyeti, sanığın akıl sağlığı raporunun beklenmesi ve eksiklerin giderilmesi için duruşmayı erteledi.

Devamını Oku

İzmir’de Şila’yı kulübesinde yakarak öldüren caninin cezası arttı

İzmir’de Şila’yı kulübesinde yakarak öldüren caninin cezası arttı
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Olay, 11 Ekim 2022’de, Turabiye Mahallesi Necat Hepkon Caddesi’nde meydana geldi. Furkan Pınar’ın sahibi olduğu pitbull cinsi ‘Şila’ isimli köpek, eve 10 metre mesafedeki demir kafes içindeki ahşap kulübesinde, yanıcı madde dökülerek yakıldı. İhbar üzerine gelen itfaiye ekipleri, alevleri söndürdü. Kafesin kapısı kapalı olduğu için dışarı çıkamayan köpek yanarak öldü. Kulübe alev alev yanarken, bazı kişiler tarafından görüntülendi. Polisin yaptığı çalışmada, yangını çıkaranın Ömer Faruk Baki olduğu tespit edildi. 13 Ekim’de gözaltına alınan ve ifadesinde suçlamaları reddeden Baki, sevk edildiği adliyede tutuklandı.CEZASININ 1 KAT ARTILMASI İSTENDİ Soruşturmanın ardından Ömer Faruk Baki hakkında iddianame hazırlandı. İddianamede Baki’nin, Furkan Pınar’a ait köpeği kasten öldürdüğü, aynı şekilde kulübesini de yakarak hasar verip, kullanılamaz hale getirdiği belirtildi. Baki’nin ‘başkasının taşınır veya taşınmaz malını kısmen veya tamamen yıkmak, tahrip etmek, yok etmek, bozmak, kullanılamaz hale getirmek veya kirletmek’ suçundan 4 aydan 3 yıla kadar hapsi istendi.Baki’nin bu suçu yakarak, yakıcı veya patlayıcı madde kullanarak işlemesi nedeniyle verilecek cezanın 1 kat artırılması talep edildi. Baki’nin 6 yıla kadar hapisle yargılanmasının istendiği iddianame, Seferihisar 2’nci Asliye Ceza Mahkemesi’nce kabul edildi.Gözden KaçmasınKedi Eros’u vahşice katletmişti! İbrahim Keloğlan’ın cezası belli oldu… ‘İyi hal’ indirimi uygulandı.’İYİ HAL’ İNDİRİMİ VE TAHLİYE Seferihisar 2’nci Asliye Ceza Mahkemesi’nde 19 Ocak 2023’te görülen davada; Baki’ye, 2 yıl hapis cezası verildi. Ardından mahkeme, sanığın duruşmadaki iyi halini gözeterek cezayı 1 yıl 8 ay hapse indirdi. 72 gün cezaevinde kalan tutuklu sanık tahliye edildi.İTİRAZ EDİLDİ Cumhuriyet savcısı ve Şila’nın sahibi, davaya müdahil olan Hayvan Hakları ve Etiği Derneği, Bursa, Antalya ve İzmir baroları ve Hayvanlara Adalet Derneği ile sanık avukatları ilk derece mahkemesinin kararına karşı istinafa başvurdu.Savcının istinaf gerekçesinde sanığın, sokakta yaşayan arkadaşı M.E.’ye ait eşyaları yakması sebebi ile ‘mala zarar verme’ suçunu işlediği, kulübede yangın oluşabileceğini öngörmesine rağmen yangını çıkardığı, Şila’nın ölümünde olası kastının bulunduğu ve bu sebeple üzerine atılı suçlardan ayrı ayrı cezalandırılması gerektiği belirtildi.İstinaf başvurusunu karara bağlayan İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Ceza Dairesi de sanık hakkında, M.E.’ye yönelik ‘yakarak mala zarar verme’ eylemi nedeniyle kamu davası açılması gerektiği ve bu davaların birleştirilerek yargılama yapılması gerektiğine dikkat çekti.Bu hususun eksik bırakılarak hüküm kurulduğunu belirten mahkeme, sanık hakkında ‘eksik ceza tayini’ gerekçesiyle hükmün bozulmasına ve dosyanın hükmü veren ilk ceza mahkemesine gönderilmesine oy birliğiyle karar verdi.Seferihisar 2’nci Asliye Ceza Mahkemesi’ne iade edilen dosyada, dava tekrar görülmeye başlandı. Bugünkü duruşmaya tutuksuz sanık Ömer Faruk Baki katılmazken; Şila’nın sahibi Furkan Pınar, avukatı, müdahil derneklerin temsilcileri ve avukatları salonda hazır bulundu.Görülen davada sanığa Şila’nın ölümü için 2 yıl, Furkan Pınar’a ait yanan kulübe nedeniyle ‘mala zarar vermekten’ 1 yıl 6 ay, M.E.’ye ait eşyaları yakması nedeniyle de yine ‘mala zarar vermek’ suçundan 6 ay olmak üzere toplam 4 yıl hapis cezası verildi.Şila’nın sahibi Furkan Pınar, “Emsal bir karar çıktığı için çok mutluyum. İstediğimiz bir karar oldu. Umarım, bu tarz olaylarda öncü olur. Bu tür kişiler, bir daha hayvanlara eziyet edip öldürmez. Bu tür kararların devamlılığı olur ve bizim olayımızla sınırlı kalmaz. Bize destek olan hayvanseverlere de teşekkür ederim” dedi.

Devamını Oku

Trabzon’da feci ölüm: Ters yönde ilerleyip tünele girdi, iş makinesine çarptı

Trabzon’da feci ölüm: Ters yönde ilerleyip tünele girdi, iş makinesine çarptı
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Dernekpazarı- Of kara yolunda saat 15.00 sıralarında tünele ters yönden giren Mehmet Zeki Birinci idaresindeki 61 FK 497 plakalı hafif ticari araç, iş makinesine çarptı. Diğer sürücülerin ihbarıyla bölgeye sağlık, itfaiye ve jandarma ekipleri sevk edildi. Sağlık ekibinin yaptığı kontrolde, araçta sıkışan sürücü Birinci’nin öldüğü tespit edildi. İtfaiye ve arama kurtarma ekiplerinin çalışmasıyla çıkarılan Mehmet Zeki Birinci’nin cenazesi, morga kaldırıldı.Jandarma kazayla ilgili soruşturma başlattı.�

Devamını Oku

Murat Kurum’dan Cem Vakfı’na ziyaret

Murat Kurum’dan Cem Vakfı’na ziyaret
0

BEĞENDİM

ABONE OL

AK Parti İstanbul Büyükşehir Başkan Adayı Murat Kurum, Bahçelievler’de bulunan Cem Vakfı Genel Merkezi’ni ziyaret etti. Cem Vakfı Genel Başkanı Prof. Dr. İzzettin Doğan ile bir araya gelen Kurum’a ziyaretinin sonunda “Gelin canlar bir olalım” yazılı çini tabak takdim edildi.

Devamını Oku

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.